Tether’in 18 Eylül raporunda, şirketin 45 yargı alanında suç faaliyetleriyle bağlantılı 1.850’den fazla cüzdanı donruduğu açıklandı. Bu işlem, 180’den fazla ajansla iş birliği içinde gerçekleştirildi.
Bu eylem, şirketin mali suçlarla mücadele etme ve stablecoin ekosisteminin bütünlüğünü koruma çabalarının bir parçasıdır. Operasyon ayrıca 1.86 milyar dolarlık varlığın geri kazanılmasına yol açtı.
Tether’in Mali Suçlara Karşı Süregelen Mücadelesi
18 Eylül raporu , Tether’in uyumluluğa olan bağlılığını vurguladı ve Müşterini Tanı (KYC) ile Kara Para Aklamayı Önleme (AML) düzenlemelerine sıkı sıkıya bağlı olduklarını belirtti.
Uyumluluk, şirketin finansal ve kripto para sektörlerinde güven inşa etmeye devam etmesinin temel odağı olmaya devam ediyor.
Uyumluluk çabalarının yanı sıra, Tether dünya genelinde kolluk kuvvetlerine yardım etmedeki rolünü de vurguladı.
Rapora göre, şirket yüksek profilli birçok davada ajanslarla iş birliği yapmış, bu durum Kuzey Koreli hacker kolektifi Lazarus Grubu gibi siber suçlarla bağlantılı fonların geri kazanılmasına yardımcı olmuştur.
Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi Tether’in USDT’sini Mülk Olarak Tanımladı
Ayrı bir yasal gelişme olarak, Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi, Tether’in USDT stablecoin’inin mülk statüsünü tanıdı.
Dolandırıcılık kurbanı Fabrizio D’Aloia, çeşitli kripto borsalar ve karıştırıcılar aracılığıyla aklanan çalınmış USDT’yi geri kazanmaya çalıştı.
Mahkeme, USDT’yi bir mülk türü olarak tanıdı ve dijital varlıklar için önemli bir yasal emsal teşkil etti.
Karar, Yardımcı Yargıç Richard Farnhill tarafından verilmiş olup, Tether’in İngiliz yasalarına göre, izlenebilen ve güven taleplerine tabi tutulabilen diğer varlıklar gibi mülkiyet haklarını elinde bulundurduğunu vurguladı.
Bu yargı kararı, dijital para birimlerinin mülk olarak kabul edilmesi konusundaki önceki hukuk perspektifleriyle uyumludur.
D’Aloia’nın dolandırıcılığı kabul edilmesine rağmen, mahkeme onun çalınan Tether’ının Thai kripto borsası BitKub ‘a ulaştığını kesin olarak kanıtlayamadığını belirtti.