Ripple CEO’su Brad Garlinghouse, 60 Minutes programındaki görünümünden sonra, sosyal medyada şirketi ve kripto para endüstrisinin çarpıtılmış bir şekilde sunulmasından duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi. Detaylı bir gönderide, Garlinghouse, Ripple’ın SEC ile devam eden yasal mücadelesini kapsayan programda, XRP’nin, dijital tokenin kendisinin, bir menkul kıymet olmadığını belirten Yargıç Torres’in kararını unuttukları için programı eleştirdi.
60 Minutes, eski SEC yetkilisi John Reed Stark ile de röportaj yaptı, Stark bazı kripto paraların menkul kıymet olarak değerlendirildiği ve bunun açık bir durum olduğunu söyledi. Brad Garlinghouse, X adlı platformda paylaştığı bir gönderide, “Gensler’in dalkavuğu (John Reed Stark), 60 Minutes’ın yayınladığı yorumlarına rağmen daha iyi bilir,” diye yazdı.
60 Minutes Programında Kriptonun Kullanımı Sorgulandı
Hukuki açıdan ötesinde, Brad Garlinghouse, kriptonun gerçek bir kullanımı olmayan bir teknoloji olarak tasvir edilmesine itiraz etti. İzleyicilere, bunun internetin erken günlerindeki eleştirileri yansıttığını hatırlattı, zira o zamanlar da internetin yalnızca bir suç aracı olduğu iddia ediliyordu. “İnternetin şu an nerede olduğuna bakın,” diyen Garlinghouse, hatta JPMorgan’ın bile blockchain teknolojisini kabul etmeye başladığını vurguladı.
Ayrıca, Ripple’ın zaten KYC uyumlu işlemlerle kurumsal müşteriler için milyarlarca doları işlediğini—genellikle kripto ile ilişkilendirilen “yasadışı faaliyetlerden” uzak olduğunu vurguladı.
Garlinghouse, bölümün özellikle kripto endüstrisinin siyasi etkisine, özellikle de süper PAC’lere katkılarına odaklanmasına da değindi. Bazıları bu katkıların “seçimleri satın alma” anlamına geldiğini savunabilirken, Garlinghouse bunları, yasaların endüstriyi ciddiye alması ve net, adil düzenlemeler oluşturmasını sağlama çabası olarak nitelendirdi. Röportajında şöyle dedi,
“Amerika Birleşik Devletleri nerede daha iyi hizmet alıyor? Net kurallar oluşturarak ve bu endüstrinin burada gelişmesini sağlayarak mi? Yoksa insanların daha az korunduğu denizaşırı bir yere mi itmeliyiz?”